15 Şubat 2014 Cumartesi

Çaylaaarrrrr

Selam;
Bi süredir bişi yazamadım işlerin yoğunluğundan neyse
Bugünkü konumuz çaylar....
Malum piyasada bi sürü çay çeşidi markası vs var. Eminim bir kaç kişi hariç, hiçbirinizin çay hakkında fazla bir bilgisi yoktur. Nasıl üretilir? Hangi çay markası nasıl üretim yapar? En önemlisi market rafında 50 çeşit ve marka çaya mal mal bakarken "ulan hangisini alsam ki?" dediğiniz olmuştur. Bugün bunlara açıklık getireceğim. Bu arada yazıyı okuyan karadenizli arkadaşlar çıkarlar belki "lan sen ne bilcen uşağum karadenizliyiz en iyi biz biliriz" klişesine karşı sadece o kadar memleketinize gidersiniz de "ulan bi çay fabrikasına gireyim" demezsiniz.

Neyse önce sizleri kasmadan çayların özelliklerine girelim;
Görüldüğü gibi en iyi çay çeşidi "altınbaş" olan. Rakıda da bu böyledir Yeni rakı yerine az para kıyıp Altınbaş içsen görürsün farkı :) (Kulüp Rakısının yerini hiçbiri alamaz bence ama ekikeieki) :)
Ulan durduk yere canımızı çektirmeyelim neyseee :P devam edelim; Çay toplanırken koparılan yapraklarının özellikleri de aşağıda birde ona bakalım;


Markete gittiğinizde hangi çeşidi tercih edeceğinizi az çok anlamışsınızdır. Benim ağzım kekremsi sert adamım ben sert çay içerim dersen ona göre al çayını raftan yok ben yumuşak severim dersen ona göre al çayını.



Çayın demlenmesi;

Ulan şu konuda herkes ahkam keser "benim çayım en güzel" diye.
2,5 dakika demlenen çay insana canlılık, 5 dakika demlenen çay insana huzur ve sakinlik verirmişmişmiş bi belgeselde çay prof. ları öyle diyodu.
Ulan kimse çayını 2,5 dakka demlemez Türkiye'de. İmamın sidiği gibi olur ya o.
Fikrimce en iyi demleme süresi 12 dakikadır.
Fazlası çayın içindeki "tanen" in ortaya çıkmasıyla hafif hafif acılaşmaya başlar.
Naparsanız yapın ben size öğreteyim de herkesin keyfi zevki ağzının tadı bir değil sonuçta.

Çayın Türkiye'ye gelmesi;

Çoğunuz çayın sadece karadenize özgü ve Türkiye'de yetiştiği sanıyordur ama değil.
Türkiye’ de çay tarımın ile ilgili ilk girişimler 1917 yılından sonra gelişmiştir. İlk yıllarda Bursa bölgesinde yetiştirilmeye başlanan çay istenen verimi vermemiştir bunun sonucunda Ali Rıza ERTEN’İin raporu doğrultusu çay, Rize ve bölgesinde yetiştirilmeye başlanmıştır.
1923 yılında Zihni Derin Ziraat Umum Müfettişliğine getirildi. Çay ve narenciye fidanlığı kurmak üzere Rize’ye gönderildi. Derin, Rize’ye hakim Garal (Karali) tepesinde 15 dekarlık araziyi fidanlık ve çay araştırma işine   tahsis etti. İlk çay tohumları Gürcistan2nın bir şehri olan Batum’dan bizzat Zihni Derin tarafından, sınırda geçişi engellenmesin düşüncesiyle, bir baston içerisinde getirildi.
Ekimler oldu, yurtdışından bilimadamları geldi, bir sürü zorluklarla karşılaşıldı. 1935 de İsmet İnönü'nün Rize'yi ziyaretinde çay anlatıldı ve onunda destekleriyle 1937 yılında ilk yaş çay elde edildi toplamda 138 kilo kur çay ortaya çıktı vs.. vs..
Çok merak ediyorum Ali Rıza Erten çayı Türkiye'ye getirmeyeydi bu karadenizde ne ekip biçeceklerdi?

Çayın üretimi;
Kısa kısa anlatıcam ona göre iyi anlayın. Resimlerin bir kısmını (fabrika içi) ben çektim, ortam loş olduğundan resimlerin kalitesi biraz kötü, çok biliyorsanız gidin kendiniz çekin.



Önce çaylar kadınlar sayesinde toplanır. Niye kadınlar dedim çünkü toplayan erkek görmedim nedense. Toplayanlara yarıcı derlermiş. Sanırım fifti fifti kırışıyolar malı neyse....


toplanan çaylar çuvallara konur ama engebeli bölge olduğundan taşımak zordur bu yüzden laz icadı teleferik kullanılır.

Toplanan çuvallar "çay alım yerleri" ne getirilir



Sonra kamyona yüklenerek fabrikaya yola çıkar


Fabrikada tek çalışan insan budur. gelen malı kamyondan yürüyen banda döker. Geri kalanı zaten akan bir bant sistemi olduğundan insan eli değmeden tamamlanır. Merak ettiğim en zor olan bu kısmını neden insan yapar hiç çözemedim. Neyse devam edelim;


Çaylar bantta gitmeye başlarlar, yeşil olan çaylar fermante olarak renk değiştirir renkleri yavaş yavaş kararmaya başlar.





 Çay daha sonra fırınlara girerek kurutulur buradan çıkan çay yine bantlardan eleklere gider





Elekten geçen kurumuş çay ebadına göre numaralandırılır. En iyi çay 1 numara olan (en ince kum gibi) çaydır.
1-2-3 numara olanlar resimde çuvallara dolmakta.


Çuvallar yüklemeye hazır


Parekende pakete girmiş hali.


eee geri kalan nooluyo? hiç mi posa mosa çıkmıyo bundan? çıkmaz mı?
Bunlarda çayın posası. Fabrikanın arkasında bi yere dökülür.



Fabrikanın dışından görüntüler




Fotoğraf çekmemize bir şey demeyen hatta yardımcı olan Işıklı Çay kur Fabrikası çalışanlarına teşekkür ederim.

Bundan sonra bir bardak çay yudumlarken; ne zahmetlerle toplanan çayın görüntüsü gözünüzün önüne gelsin.

 Karadenize gitmişken fıkralık manzaralardan kaçamıyorsunuz fotoğraflayabildiklerimden işte birkaçı:

Aynı anda hem geç hem dur hem dikkat et ışığı :) ne yapacağımızı bilemedik. Arkadaşa dursak mı derken o gaza basarak geçti. Sanırım alışıklar :)


Yolun sonunda uzungöle vardığımızda işte o meşhur manzara...
Ahşaptan yapılan otelin herhangi bir yangın anında acil tahliyesi için yapılan "ahşaptan yangın merdiveni" :))))
Valla kendimle çok çeliştim anlayabilmek için ama işin içinden çıkamadım :)



Bugünlük bu kadar öğreti yeter. Gidip kendime şöylee güzel bi çay demleyeyim :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder